Yaşamın Diyalektiği Adorno’yu Anlamak - Ross Wılson
Bizi bir ‘zombi’den ayıran şey nedir? Nabzınızın atıyor olması yaşıyor olduğunuz anlamına gelir mi? Gaz odalarında toplu katliamları ve Hiroşima’yı gerçekleştiren ve önleyemeyen bir kültürde ‘ahlak’ ve ‘sanat’ ne anlama gelir? Kültür ürünlerinin ‘tüketim’inde ne kadar özgürüz? İçerisine hapsedildiğimiz ‘dokuz altı yolları’ndan arta kalan ‘boş’ vakitleriniz aslında çalışmanın uzantısı olabilir mi? Adorno’ya göre yaşam yalnızca özgürleşmiş bir dünyada bütünüyle yaşam olabilir. O güne kadar bizler, yaşayan ölüler olmaya mahkûmuz.
Adorno’nun ardında bıraktıklarının kapsamı ve kavrayışının derinliği hem nefes kesici hem de ürkütücüdür. Modern endüstri toplumuna yönelik yıkıcı suçlamaları, Homeros’tan Hollywood’a, Aydınlanmadan Nazizme kadar Batı kültürüne ilişkin derinden kavrayışı onu Çağdaş Düşüncenin en önemli figürlerinden biri hâline getirmiştir. Aynı zamanda Frankfurt Okulunun ve Eleştirel Teorinin önde gelen isimlerinden biri olan Adorno’nun, edebiyat kuramı, kültürel çalışmalar ve estetik teori üzerindeki etkisi muazzamdır. Adorno’yu anlamak bir anlamda çağdaş Kıta felsefesini, siyaset felsefesini, sanat eleştirisini anlamaya adım atmaktır.
Bu kitap, aydınlanma, ahlak, sanat, bilgi ve felsefenin neliği dolayımında Adorno düşüncesini arşınlıyor. Bunu yaparken Kant, Hegel, Kierkegaard’ın yanında, Adorno’nun düşüncesinin oluşumunda Sartre, Benjamin, Horkheimer, Jameson, Bernstein’ın etkisinin izini sürüyor.